23 Temmuz 2022 Cumartesi

Beyhude bir çaba

Bazen ne hissettiğimi bilmez halde buluyorum kendimi. Yorgunum, bitkinim, dargınım, yılgınım. Hayata, insanlara, yaşananlara, yaşanması mümkünken yaşanmayan her şeye dargınım. Belki de çoğu güzellikleri hak ediyorduk, belki mümkündü belki yaşayabilirdik ama yaşayamadık. Bir toz tanesi gibi geziniyorum kendi hayat boşluğumda. Ne kendime faydam var, ne de çevreme. 
Meşguliyetim olsa da, hayatım rutinden çıksada kafamın içi daima aynı fırtınalarla boğuşuyor. Elimi uzatsam bu fırtınadan kurtulmak için, kimsem olmadığını bildiğimden öyle bir beyhude çabaya girmiyorum bile.
Kendi seçimim sanırsam bu yalnızlık bu kimsesizlik. Kimseyle anlaşamama, kimseyle uyuşamama. Tahammül seviyem gittikçe azalıyor, hayatımda ki insanlara hata payını en aza indirdim. Yaklaşmak isteyenleri de bu sebeple uzaklaştırıyorum kendimden. Çünkü nasıl olsa bir gün gidecek, gidecekler. Bunlardan ötürüde şikayetlenmem bayaa komik. Ne dengemi bulabildim ne de dengimi. Karmakarışıklık içindeyim. Savruluyorum. 
Bir defa yaşanması gereken yaşadığımız şu hayata bak. Acınası bir yok oluş benimkisi. Gücüm de hevesim de kalmadı zaten. Her neyse, her şeyi siktir edip bi sigara içelim mi? 

3 Temmuz 2022 Pazar

Tanrım

Kayboluyorum, kendi içimde kendi zihnimin dağınıklığında. Nasıl toplamam gerektiğini bilmiyorum. Nereye kaçacağımı bilmiyorum. Çok hızlı koşmam gerekiyor bunu biliyorum ve deniyorum. Ama ne kadar hızlı koşsam da dönüp dolaşıp ayağımın takılıp düştüğüm yer yine aynı oluyor. Evsizim. Evimin olmasını içten içe isterken yine evimin yanacağından korktuğum için evsizim. Evim yakıldı yıkıldı. Ben ise o göçüğün enkazın altında kaldım. Parmak uçlarıma güneş ışığı vuruyor. Gözümün tekini açıp o süzülen güneş ışığına bakmaya çalışıyorum. Güneş bana el uzatıyor, yardım eli. Kalkmaya gücüm yok olduğum yerde sadece izliyorum. Etrafımdan insanlar gelip geçerken bana bakıp yardım eli uzatmak yerine sadece acıyan gözlerle bakıp gidiyorlar. Ben ise o enkazın altında arada sırada güneş ışığına bakmaktan mutluyum sanırım. Kalkarsam eğer yeniden başka bir enkazın altında kalmaktan korkuyorum. Korkularım beni hareket ettirmiyor. Tanrım lütfen benimle konuş. Sana ihtiyacım var. Bana güneş ışığı gönderme beni güneşin yanına al. Beni güneş yap tanrım. 

12 Mayıs 2022 Perşembe

Bi kahve içelim mi?

İnsanlardan kendimi izole etmek kendime yaptığım en büyük iyilik oldu belki de. İnsanların yalanlarından, sahteliklerinden, ucuzluklarından, samimiyetsizliklerinden, menfaat üzerine kurulu ilişkilerinden uzak durmak güzel bir yatırım, tavsiye edilir. 
Genelleme yapmaktan hiç hoşlanmasam da insanların geneli hüsran, zarar, ziyan, bir avuç pişmanlık. Bunları çok net söylüyorum çünkü bir çok tecrübem oldu maalesef ki.
Maalesef diyorum çünkü böyle bir deneyim sahibi olmak istemezdim. Cehalet mutluluk kelimesi tamda bunun için söylenmiş sanırım, ne kadar çok az şey bilirsen kafan o kadar rahat oluyor.
Bazen her şeyin farkında olmak, gerçekleri görmek canımı çok sıkıyor huzursuz ediyor. Ama sanırım bir aptal olup mutlu olmaktansa gerçekleri gören bir mutsuz olmayı tercih ederdim. Sahte olan her şey midemi bulandırmaya sebep oluyor. Belirsizlik hayli canımı sıkıyor zaten. Net olmalı herkes her şey, ne istediğini bilerek olduğu gibi çırılçıplak yürümeli bu hayat yolunda. Şelaleden akan su gibi berrak ve yalın düşüncelere davranışlara sahip olmalıyız.
Her ne kadar az önce izole etmekten bahsetsem de sanırım bir yanım yaprak dökerken diğer yanımda bahar bahçe istiyor. Bunun bana has bir his olmadığından eminim. 
Belki de kendimi o kadar da izole etmek istemiyorumdur. Belki de samimi, sıcak, gerçek bir hisle biriyle kahve içebilmek güzel bir fikir olabilirdi kim bilir.
Ama her gelenin gitmek için geldiğini bildiğimden kimseyle kahve içemiyorum. Kahve içtiklerim ise değil kırk yıl hatırı kırk saat dolmadan diğerleri gibi çıkıp beni yine pişmanlığa sürüklüyor. Sonra ayna karşısında ne bekliyordun ki? diyerek kendime kızıyorum. Bildiğim çukurlara hep düşmekten yoruldum. Ama o çukurlu yolda yürümektende vazgeçemiyorum. Belki de bu bir kısır döngü, sahi nasıl çıkacağız bu kısır döngüden?
Dönüp dolaşıp aynı noktaya varmıyor muyuz?
Bir yanımız yaprak dökerken bir yanımızda bahar bahçe olacak mı?
Bi kahve içelim mi?

23 Ocak 2022 Pazar

Çok şey öğrendim

Her insan hayatınıza birşey katmak için giriyor ve o ilk tanışmanız kader ama sonrasında anlaşıp o tanışmayı devam ettirmek sizin çabanıza bağlı bir durum. Hayatımızın içine eden insanları düşündükçe "ya bu ne kattı bana acıdan başka?" diye düşünebiliriz doğal olarak. Ama o acılarla mücadele ettikten sonra uzağa geçince büyük resmi görüyorsunuz. Neler kattığını o zaman görüyorsunuz. Yada hiç bir zaman göremeyeceksiniz ama bilmelisiniz ki hiç birşey tesadüf değil. Ben mesela hiç bir insana körü körüne "kendini ve hayatını" feda etmemek gerektiğini anladım. Ben mesela hiç bir zaman kimseye gözün kapalı güvenmemek gerektiğini, herkesin bir gün ihanet edebileceğini anladım. Ben mesela bir gün "sevginin biteceğini" anladım. Ben mesela tek bir kişiyi dünyan yerine koyup etrafında dönmemek gerektiğini anladım. Ben varya çok şey öğrendim anladım ama en çok insanların sevilmemesi gerektiğini anladım. Kedilerden daha çok nankörsünüz. 

Bulacağım

Yorgunum, bedenim zaten yorgun ruhum daha da yorgun. İnsan bedeni çalıştıkça yorulur, benim ruhum da sürekli acı çekerek hiç durmadan hiç nefes almadan yoruluyor. 
Tükeniyorum, bunu her zerremde hissediyorum. Hislerimi, merhametimi, iyi huyumu, güzel bakış açımı ve iyiye dair ne varsa tüketiyorum. 
İnsanı insan yapan herşeyi kaybediyorum. Kendimi kaybediyorum, benliğimi kaybediyorum. Kayboluyorum.
Çığlıkta atmıyorum artık, yardım da istemiyorum kimseden. Acılarla pişicem, acılarla daha da güçlü olup ayağa kalkıcam. Yada daima böyle kalıcam, bişey diyemem.
Ama iyi olmak için kendimi zorlamıyorum ne hissetmek geliyorsa içimden, direkt onu hissediyorum. Susmaksa susmak, ağlamaksa ağlamak, duygusuzluksa duygusuzluk. 
Bazen gidenlere teşekkür etmek istersin, onları kaybedip kendini bulma fırsatını sana verdikleri için. 
Kendimi bulacağım, bulacağım.

21 Ocak 2022 Cuma

Sustum

Sıcak bir yudum kahveyle başlıyorum günüme. Bazen bir kitap alıyorum elime, bazen de bir dizi açıyorum. Maksimum 10 dk sonra kafamın başka yerlere gittiğini, dikkatimin hemen dağıldığını fark ediyorum. Artık birşeye uzun uzun bakamıyorum, dikkatimi veremiyorum. Bu zamana kadar verdik de ne oldu diyorum. Kendi kendimle konuşuyorum artık. Kendimi gene en iyi ben anlıyorum.
Neler hissettiğimi, neler düşündüğümü yargılamadan (çoğu zaman yargılarım) bilirim ve anlamaya çalışırım. Eskiden beri insan kendi kendinin doktoru olmalıdır derdim, buna psikolog da dahilmiş şimdi anladım.
Çocuklukta, ergenlikte, yetişkinlikte bir sürü travmalar yatıyor. Bazen bir hareket, müzik,koku yada olay ile o travmalar tekrar hortluyor. Sonra zamanla tekrar uykuya dalıyorlar, bekliyorlar tekrar hortlayacakları günü. 
Çoğu günler sessiz olurum, sessizlik iyidir. Konuştukta ne faydasını gördüm. Çok konuştum, hiç susmadan konuştuğum oldu ama bir işe yaramıyormuş öğrendim. 
Bide susarak deneyelim bakalım..

20 Ocak 2022 Perşembe

Nasıl mutlu oluyorduk?

Bu yangın ne zaman dinecek bilmiyorum, ne zaman iyi hissederim ki? Yada iyi hissetmek nasıl birşeydi ben onu bile hatırlamıyorum artık. Eskiden huzurlu olduğumu hatırladığım anlar vardı anlayabilirdim. Şimdi nasıl anlayacağım mutlu olduğumu, mutlu olduğum yerden ayrılıp herşeyimi kaybetmeme rağmen? 
Herşeyini kaybetmek aslında birazda kendini bulmakmış. Kendini haşa ama yoktan var etmekmiş. 
Yüreğim kaldırmıyor artık yaşadıklarımı, kalbim ciddi manada çarpıntı yapıyor. Eskiden kahveden zannederdim meğer sıkıntı strestenmiş onu fark ettim. 
Belki bir gün buraya iyi hissettiğimi yazmaya gelirim. 
Bir yanım telaşlı, bir yanım sakin ve dingin. Bir yanım kafan rahat diyor diğer yarım eski yarım olan insanı özlüyor. 
Ah bu insanoğlu kendine yapılanları ne çabuk unutuyor. Sırtımdan vurulup o bıçağı içerde defalarca çevirdiğini nasıl da unutuyorum.
Senin nasıl bir cehennem olduğunu, beni ve bizi nasıl yaktığını nasıl da unutuyorum. 
İnsanın aklı bile bazen kendisine oyun oynuyor. Ama kalp kırıldığı yeri unutmuyor. 
Çok fena düştüm ben. Tek başımayım. Sağ elim sol elimi tutup kaldıracak. Güçlüyüm demiyorum ama insanım, elbet ayağa kalkacağım birdaha yıkılmak için. 
Hayat böyle birşey değil mi zaten? Düşüp kalka büyümek, ve bir gün ölmek. 
Umarım ölmeden mutlu olurum, iyi hissederim.