23 Ocak 2022 Pazar

Çok şey öğrendim

Her insan hayatınıza birşey katmak için giriyor ve o ilk tanışmanız kader ama sonrasında anlaşıp o tanışmayı devam ettirmek sizin çabanıza bağlı bir durum. Hayatımızın içine eden insanları düşündükçe "ya bu ne kattı bana acıdan başka?" diye düşünebiliriz doğal olarak. Ama o acılarla mücadele ettikten sonra uzağa geçince büyük resmi görüyorsunuz. Neler kattığını o zaman görüyorsunuz. Yada hiç bir zaman göremeyeceksiniz ama bilmelisiniz ki hiç birşey tesadüf değil. Ben mesela hiç bir insana körü körüne "kendini ve hayatını" feda etmemek gerektiğini anladım. Ben mesela hiç bir zaman kimseye gözün kapalı güvenmemek gerektiğini, herkesin bir gün ihanet edebileceğini anladım. Ben mesela bir gün "sevginin biteceğini" anladım. Ben mesela tek bir kişiyi dünyan yerine koyup etrafında dönmemek gerektiğini anladım. Ben varya çok şey öğrendim anladım ama en çok insanların sevilmemesi gerektiğini anladım. Kedilerden daha çok nankörsünüz. 

Bulacağım

Yorgunum, bedenim zaten yorgun ruhum daha da yorgun. İnsan bedeni çalıştıkça yorulur, benim ruhum da sürekli acı çekerek hiç durmadan hiç nefes almadan yoruluyor. 
Tükeniyorum, bunu her zerremde hissediyorum. Hislerimi, merhametimi, iyi huyumu, güzel bakış açımı ve iyiye dair ne varsa tüketiyorum. 
İnsanı insan yapan herşeyi kaybediyorum. Kendimi kaybediyorum, benliğimi kaybediyorum. Kayboluyorum.
Çığlıkta atmıyorum artık, yardım da istemiyorum kimseden. Acılarla pişicem, acılarla daha da güçlü olup ayağa kalkıcam. Yada daima böyle kalıcam, bişey diyemem.
Ama iyi olmak için kendimi zorlamıyorum ne hissetmek geliyorsa içimden, direkt onu hissediyorum. Susmaksa susmak, ağlamaksa ağlamak, duygusuzluksa duygusuzluk. 
Bazen gidenlere teşekkür etmek istersin, onları kaybedip kendini bulma fırsatını sana verdikleri için. 
Kendimi bulacağım, bulacağım.

21 Ocak 2022 Cuma

Sustum

Sıcak bir yudum kahveyle başlıyorum günüme. Bazen bir kitap alıyorum elime, bazen de bir dizi açıyorum. Maksimum 10 dk sonra kafamın başka yerlere gittiğini, dikkatimin hemen dağıldığını fark ediyorum. Artık birşeye uzun uzun bakamıyorum, dikkatimi veremiyorum. Bu zamana kadar verdik de ne oldu diyorum. Kendi kendimle konuşuyorum artık. Kendimi gene en iyi ben anlıyorum.
Neler hissettiğimi, neler düşündüğümü yargılamadan (çoğu zaman yargılarım) bilirim ve anlamaya çalışırım. Eskiden beri insan kendi kendinin doktoru olmalıdır derdim, buna psikolog da dahilmiş şimdi anladım.
Çocuklukta, ergenlikte, yetişkinlikte bir sürü travmalar yatıyor. Bazen bir hareket, müzik,koku yada olay ile o travmalar tekrar hortluyor. Sonra zamanla tekrar uykuya dalıyorlar, bekliyorlar tekrar hortlayacakları günü. 
Çoğu günler sessiz olurum, sessizlik iyidir. Konuştukta ne faydasını gördüm. Çok konuştum, hiç susmadan konuştuğum oldu ama bir işe yaramıyormuş öğrendim. 
Bide susarak deneyelim bakalım..

20 Ocak 2022 Perşembe

Nasıl mutlu oluyorduk?

Bu yangın ne zaman dinecek bilmiyorum, ne zaman iyi hissederim ki? Yada iyi hissetmek nasıl birşeydi ben onu bile hatırlamıyorum artık. Eskiden huzurlu olduğumu hatırladığım anlar vardı anlayabilirdim. Şimdi nasıl anlayacağım mutlu olduğumu, mutlu olduğum yerden ayrılıp herşeyimi kaybetmeme rağmen? 
Herşeyini kaybetmek aslında birazda kendini bulmakmış. Kendini haşa ama yoktan var etmekmiş. 
Yüreğim kaldırmıyor artık yaşadıklarımı, kalbim ciddi manada çarpıntı yapıyor. Eskiden kahveden zannederdim meğer sıkıntı strestenmiş onu fark ettim. 
Belki bir gün buraya iyi hissettiğimi yazmaya gelirim. 
Bir yanım telaşlı, bir yanım sakin ve dingin. Bir yanım kafan rahat diyor diğer yarım eski yarım olan insanı özlüyor. 
Ah bu insanoğlu kendine yapılanları ne çabuk unutuyor. Sırtımdan vurulup o bıçağı içerde defalarca çevirdiğini nasıl da unutuyorum.
Senin nasıl bir cehennem olduğunu, beni ve bizi nasıl yaktığını nasıl da unutuyorum. 
İnsanın aklı bile bazen kendisine oyun oynuyor. Ama kalp kırıldığı yeri unutmuyor. 
Çok fena düştüm ben. Tek başımayım. Sağ elim sol elimi tutup kaldıracak. Güçlüyüm demiyorum ama insanım, elbet ayağa kalkacağım birdaha yıkılmak için. 
Hayat böyle birşey değil mi zaten? Düşüp kalka büyümek, ve bir gün ölmek. 
Umarım ölmeden mutlu olurum, iyi hissederim.

19 Ocak 2022 Çarşamba

hep birşey eksik

 Kaçıp gitmek istiyorum, düşüncelerimden çok uzağa. Koşmak istiyorum, öyle çok meşgul olmalıyım ki kendimi duymamalıyım diye düşünüyorum. Yada çoğu zaman bir okyanusun dibinde uyumak istiyorum. Ah ne de çok şey istiyormuşum şimdi fark ettim. 

Artık eskisi gibi özlemiyorum seni, ama tamamen aklımdan çıkmışta değilsin. Benim için bir ölüsün artık. Hatıralarımda yaşayan her aklıma geldiğinde ruhuma acı çektiren bir ölüsün. Yıllarca ne çok şey biriktirmişiz değil mi? Tek kalemde silinebiliyormuş meğer onu öğrendim. 

Şimdilerde eskilerin hasretini çekiyorum, umudum desen asla yok, şerefsizliklerin desen daima aklımda özelliklede geceleri. Sahi acılarım geceleri neden çoğalıyor? Çekilmez bir hal alıyor bu dünya artık. İnsanlara tahammülüm kalmadı, sevgiyi desen tamamen hepsini sana vermiştim yıllarda. Artık kendimi sevecek sevgim bile kalmadı. Genede merhamet ediyorum ara sıra. 

Çok bunalıyorum, kime anlatsam anlayacak gibi değiller zaten bende anlatamıyorum ki acılarımı ifade edecek kelimeleri bir araya getiremiyorum. O kadar çok anlaşılmak istiyorum ki, sadece anlaşılmak. Birazda iyi hissetmek istiyorum. Mutluluk ve huzur gibi terimler yabancı geliyor artık. Bunun için kendimi kasmıyorum da. Ama beni o sahilimizde bir kahve içmek bile mutlu edebilirdi, o kadar çok özledim ki İstanbulu... 

Hiç düşünmezdim şikayet ederek yıllarca yaşadığım o şehri, şimdilerde kendimi sürekle sahilde dalga sesleriyle hayal ediyorum keşke burdada olsaydı...

Geçmişim belli artık, ama geleceğim belli değil ve ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yok gerçi fikirlerim var ama nasıl hayata geçiririm bilmiyorum, cesaretim yok. 

Yaşam şartları, kalitesi, özgürlüğü, bakış açısı, ekonomik sıkıntılar derken herşey o kadar değişti ki haliyle adaptasyonda sıkıntı çekeceğim belliydi. Herşeyin toz pembe olmayacağını biliyordum tabi ki. 

O evde eşyalarımı toplarken ki halimi hatırlıyorum da nasıl da acınası, nasıl içler acısı. O ihanetini öğrendiğim geceyi hatırlıyorum da nasıl çaresizdim, nasıl acınası haldeydim. O günlerden bugünlere iyi geldim gene. Geçenlerde anneme sarılıp hüngür hüngür ağladım halledemiyorum artık diye yalan yok iyi gelmişti. Bilmiyorum ya, çok mu şikayet ediyorum ama yapmacık olamıyorum ne hissediyorsam onu söylüyorum. 

Savruluyorum yaprak misali, rüzgar nereye eserse oraya gideceğim tek başıma. Evet artık teş başımayım, yalnızım. Çevremde ailem akrabalarım var elbet ama kalabalığın içinde yalnızım. Yıllardır çift olmuşken şimdi tek başına olmak canımı çok acıtıyor. Ama alışırım elbet insan herşeye zamanla alışıyor bunada alışırım, sensizliğede alışırım ki alışmaya başladım bile ama içimde sürekli boşluk hissediyorum, nereye aitim bilmiyorum.

Yaşamam gereken herşeyi yaşamış gibiyim doymuş gibiyim, kalkmak istiyorum sofradan a dostlar...